Oyunu tasarlayanlar, mekan geçişlerini çok iyi ayarlamışlar. Açık arazide başlayan oyunda, ikinci bölüme bir şatonun taşlardan örülmüş duvarları önündeki yine taşlarla inşa edilmiş köprüden geçiyorsunuz. İkinci bölüm başladığında, kendinizi artık kadim desenlerle bezenmiş kapıları olan, karanlık mekanların uzandığı bir şatonun içinde buluyorsunuz. Burada karşımıza insan rakipler çıkıyor. Viking miğferleri giymiş, balta taşıyan rakipler üzerimize çullanıyor. Bu bölüm ilk bölüme göre şüphesiz daha zor bir bölüm ve rakipler üzerimize daha seri bir şekilde gelmeye başlıyorlar. Şatonun bazı bölümlerinde, daha yuları mekanlara ulaşmak için iplerden tırmanmamız gerekebiliyor. Bu sırada da yarasa gibi beklenmedik düşmanların saldırısına uğrayabilirsiniz. Hatta siz ipten tırmanırken, üzerinize alev topları fırlatabilecek sürpriz düşmanlar da ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden her an tetikte olmanız gerekiyor. Şatonun en üst katına geldiğinizde karşınıza uzun boylu bir düşman çıkıyor ki muhtemelen kendisi şatonun sahibi veya baş gardiyanı olmalı. Altın rengi parlak bir zırh giyen bu karaktere karşı dikkatli bir mücadele vermelisiniz. Adım, adım yapacağınız hamlelerle vur kaç taktiği uygulayıp kısa sürede devirebilirsiniz. Panik olma durumunda çok kolay yenilmeniz söz konusu.
Bir sonraki bölümde ise kahramanımız kendini sıkı ağaçlarla bezenmiş karanlık bir ormanda buluyor. Vahşi doğanın her unsurunu barındıran ve yeşil ile siyah rengin birbirine gaddarca karıştığı bu ortamda, ilk bölümde karşımıza çıkan timsah ile bukalemun karışımı varlıklara ek olarak, dev yılanlar da devreye giriyor. Hiç düşünmeden üzerinize atılan ve zehirli dilleri sürekli olarak dışarıda olan bu gözü dönmüş zehirli yılanlara karşı çok seri hamlelerle kılıç savurmak gerekli. Orman sadece dev yılanlarla değil aynı zamanda dev arılarla da dolup taşıyor. Dalgalanan su üzerinde gidip gelen kütüklerin üzerinde nehirleri aşmaya çabaladığınız vakitlerde bu arılar aniden ortaya çıkıp kendileri gibi kocaman iğneleri ile sizi sokmaya çabalıyorlar. Orman kavramına uygun olması sebebi ile, oyuncunun kullanması için havada asılı olarak bırakılmış baltalarla da karşılaşıyoruz. Böyle bir ortamda şüphesiz bir balta kılıçtan daha etkili sonuç verebiliyor. Dediğim gibi tüm ayrıntıları incelikle düşünülmüş ve biraz dramatik biraz da egzotik melodilerle bezenmiş müzikleri ile Rastan, tüm fantastik kurgu meraklılarına göz kırpan nitelikte. Dönemin güçlü software firmalarından Imagine tarafından 1987 yılında piyasaya sürülen oyunun, aynı zamanda bir çok başka bilgisayar platformunda ve hatta coin up ismini verdiğimiz ve Türkiye'de Atari makinesi olarak bilinen cihazlarda da çeşitli sürümleri mevcut.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder