26 Ocak 2018 Cuma

STEALTH


Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu oyunu Commodre 64 üzerinden hiç oynamadım. Sadece Atari 800XL sürümünü oynamışlığım var ve o platformdaki ismi Landscape olarak geçiyordu. Şüphesiz aynı oyun ama isimleri farklı olunca Commodore'da da aynı oyunun olduğundan yıllarca haberim olmadı. 1988 yılında bir hafta sonu ailecek İzmit'ten İstanbul'a dedemizi ziyarete gittiğimizde, dedemin kardeşime ve bana ilk sorusu, nereye gitmek istediğimizdi. Biz de oyun kaseti çeken yerlere gitmek istedik. Göztepe'den yürüyerek Bağdat Caddesi'ne indik ve şimdi yerini hatırlamadığım ama yol üzerinde tesadüfen gördüğümüz bir bilgisayar mağazasına girdik. Oradan aldığımız üç kasetten bir tanesi Landscape namı diğer Stealth'di. Oyunun nasıl bir oyun olduğunu öğrenmek için İzmit'teki evimize dönüşümüzü beklemek zorundaydık ve o gün vakit hiç geçmedi. Ertesi gün eve vardığımızda, televizyon dolabının altındaki kilitli dolaptan Atari'mizi çıkartıp hemen kurduk ve sıradan oyunları yüklemeye başladık. Landscape yüklendiğinde adeta hayal dünyamızda bir çağ atlaması gerçekleşti. Grafikleri şimdiye kadar gördüklerimiz arasında en etkileyici olanlardan birisi olmasının yanında, müziği de duyduklarımız arasında en karmaşık ve büyüleyici şekilde yazılmış olandı.


Pekala, biraz oyundan bahsedelim. Zemine çok yakın mesafede uçan bir savaş uçağının pilotu olarak görev yapıyoruz ve dağların arasında inşa edilmiş siyah bir kuleye ulaşarak yok etme görevi icra ediyoruz. Yol boyunca karşımıza çıkacak olan düşmanlara ait zırhlı araçlar ve yakıtımız azaldıkça temin edebileceğimiz istasyonlar, oyunun açılış ekranında tanıtılıyor. Hepsi tek tek detaylı bir şekilde gösterilmiş olan düşman zırhlıları ve enerji kaynaklarını iyice öğrendikten sonra göreve başlıyoruz. Atari 800XL ve Commodore 64 sürümleri arasında bazı değişiklikler olduğu hemen gözümüze çarpıyor. Mesela C64'de karşımıza çıkan volkanlar, Atari sürümünde yoklar. Bunun yanında Atari sürümün başındaki şık tanıtım ekranı da C64 sürümünde mevcut değil. Perspektif bir ekranda dizilmiş renkli topların olduğu o ekran, çocukluğum boyunca hayallerimi süsledi. O zamanlar bu yazıyı yazdığım 2018 yılındaki gibi üstün görsellik sunan grafik teknolojisi yoktu. Çok daha basit görüntülerle işin hayal etme kısmı oyuncuya bırakılıyordu. Stealth'deki karlı dağlara bakıp ne hayaller kurmuşluğum vardır. Oysa o dağlar şimdi Windows'un Paint programında beş dakikada çizilebilecek basit grafiklerdi. Yine de bir çocuğu hayal etmeye yönlendirme kapasitesi en üst seviyedeydi.


Siyah kule ise ayrı bir hayal konusuydu. Simsiyah bir çizgiden oluşan o kule için neler düşünmemiştik ki. Çok ürkütücü hayaller kurduğumu ve oraya ulaşmaktan zaman zaman çekindiğimi bile hatırlıyorum. Düşünsenize, dağların arasında inşa edilmiş ve dağlarla kıyaslandığında inanılmaz yükseklikte olan bir kule ve ne amaçla inşa edildiği de belli değil. Üzerinde tek bir pencere bile yok. Böylesine ürkütücü bir binayı gerçek hayatta görmek istemezdim açıkçası. Hele ki onu yok etme görevi bana verildiyse ve yapı ile ilgili elimde hiç bir doküman yoksa şüpheye düşerdim. "Neden kimse oraya yaklaşmıyor da ben tek başıma yok etmek üzere yollara düşüyorum?" diye kendi kendime sorardım. Ayrıca bu kule nasıl bir öneme sahip ki, kilometreler boyunca inanılmaz bir savunma hattı ile korunuyor yahu? Fazla düşününce direk RESET tuşuna basası geliyor insanın. O yüzden merak ettiyseniz benim gibi karmaşık düşünmeden basitçe oyunu oynamanızı tavsiye ederim. Tabi şüphesiz hayal gücünüzü ön plana çıkarmadığınız sürece endişe edilecek de bir durum yok. Günümüzde ise oyunları tasarlayanlar işin hayal etme kısmını da bizim için fazlasıyla yapıyorlar ve basitçe görselliğin tadını çıkartmaya bakıyoruz. 


Oyunun müziğine gelince, onunla da ilgili bir anım var şüphesiz. Olmasa şaşardım zaten. İlk duyduğum 1988 yılından 2010 yılına kadar tam yirmi iki yıl bu oyunun müziğinin ne olduğunu merak ettim. Acaba sadece bu oyun için yazılmış ve üzerinde çok düşünülmüş keyifli bir melodi miydi yoksa başka bir eser referans alınarak mı yazılmıştı? Bir gün sosyal paylaşım platformlarından birisinde, opera sanatçısı olan bir arkadaşım, bir klasik müzik videosu paylaştı. Fakat o da ne? Landscape yani Stealth'in müziği çalıyor? Heyecanla ekrana bakıp ne olduğunu gördüm. Bunca yıl merak ettiğim beste, Bach'ın Harpsichord Concerto adlı eseriymiş. Ne akla hizmetse hemen Atari emulatöründen Landscape'in videosunu çektim ve "Bach - Harpsichord Concerto for Atari 800XL game LANDSCAPE" ismiyle yayınladım. Sanki benden başka bir tane deli daha çıkıp merak edecekti bu 1984 yılı ürünü oyunun müziğinin kime ait olduğunu. Sonra videonun altına bir yorum yazıldı. 

"OMG all of my life searching for this song, allways with the feeling that it was Bach, but never found it, now I finally know, thank you very much, I can die in peace now. BTW I loved this game, but much more because this song, that gave it some kind of mistery, can't explain."

Böylelikle bu dünyada yalnız bir deli olmadığımı öğrenmiş oldum. Adam "Artık huzur içinde ölebilirim" yazmış yahu. Bu nasıl bir tutkudur? Bu aklını yemişlik mi yoksa dünyada nadir kalmış güzelliklerden birisi midir? Ben gücün akıllara zarar tarafında olduğum için ikinci seçeneğin gerçek olduğuna inanmak istiyorum.
Dediğim gibi bu oyunu sadece Atari'de oynadım ve sıkı durun asıl bomba şu ki, bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde C64'de bu oyunun olduğunu bilmiyordum. Atari'de de Stealth ismiyle bir sürümü olduğunu bildiğim için basitçe arama motoruna Stealth Commodore 64 yazdım ve "Vay anasını sayın seyirciler, gerçekten de varmış," sonucu ile karşılaştım. Bu blog bir C64 blogu ama ben kalbimdeki düşünceyi paylaşmaktan geri durmayacağım ve Atari sürümünün daha etkileyici ve ürkütücü olduğunu itiraf edeceğim. Artık siz deyin çocukluğumla bütünleşmiş olanı Atari sürümü olduğu için, ben diyeyim Atari sürümü gerçekten daha iyi olduğu için. Öyle ya da böyle, o karanlık siyah kuleye tek başına saldırıp aşağıya indirmek için elini taşın altına koymak pek bir yaman hareket. İşin bir ilginç yanı da, tüm engelleri aşıp kuleye ulaşarak yıkmayı başarsak bile inşa edilme amacını ve içerisinde ne barındırdığını asla öğrenemiyoruz. Şimdi haydi bakalım, hayal gücümüzü devreye sokalım. Asıl eğlenceli olan da bu değil mi zaten?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder