6 Ekim 2016 Perşembe

DRACONUS


İşte o devasa haritasıyla içinde tamamen kaybolmanıza sebep olacak oyunlardan birisi daha. Bazen kendime çok kızıyorum. Onca yıl Commodore 64 ile haşır neşir olduktan sonra hala bir satır program yazamıyor ve bir piksel grafik çizemiyor olmam üzücü. Zamanımızın tamamını oyun oynamaya vereceğimize arkadaşlarımla bir ekip kurup oyun yazmış olmayı çok isterdim. Hayatta hiç bir şey için geç değildir ama benimle beraber bu işleri baştan öğrenip bir projede yer almak isteyecek arkadaşlar bulmak kolay olmasa gerek. Güzel Sanatlar Fakültesinde geçirdiğim yıllarda aldığım eğitim ile destekleyeceğim hayal gücümden bir platform veya shoot em up oyunu üretimi içerisinde bulunmamış olmam bence kendi adıma büyük bir ayıp. Gelelim oyunumuza. Dediğim gibi dev haritası olan ve girilecek belki de yüze yakın odası olan bu oyunu çok fazla oynamışlığım yok ama özellikle Atari 800 xl sürümündeki müziklerinin çok çok iyi olduğunu söylemeliyim. Commodore 64 sürümünde de aynı melodileri duymamız mümkün ama Atari'de daha etkileyici yazılmış. Zaten bu iki makine uzun yıllar büyük bir rekabet içerisinde oldular ve kasetten turbo yükleme programını başarı ile uygulayan ve oyunların Atari'ye göre on kat daha hızlı yüklenmesini sağlayan Commodore mücadeleyi kazandı. Şimdilerde içinde sanal bellek olan ve oyunları anında yüklememize imkan veren yeni teknoloji kartuşlar var ama nereden bulacaksın böyle bir şeyi o zaman seksenli yıllarda? Lafı gelmişken, o çılgın kartuşları seksenli yıllarda piyasaya sürmüş olsalardı programcıların ve kullanıcıların aklını alırlardı herhalde. Böylelikle elimizde data setlerimiz olmak üzere tek, tek oyun çektirmek için bilgisayar mağazalarına gitmezdik ve piyasa çökerdi herhalde. 


Draconus müziği ile ön plana çıktığı gibi grafik tasarımları ve kolay oynanabilme özelliği ile de etkileyici bir oyun. Bir şekilde tasarımlar bana 2010 tarihli Predators filmini hatırlatıyor ve yönetmen Rodrigez'in Predatorler tarafından av öncesi yem olarak gönderilen koşucu ve köpekleri bu oyundan esinlemiş olduğuna dair bir tezim var. Öyle ise bunu benden başka fark eden olmuş mudur bilmiyorum. Ben olsaydım Commodore 64 oyunlarından bir çok esinlenmeye giderdim şüphesiz. Biz seksenli yılların çocukları bu oyunlarla büyüdük. Erik ve kiraz ağaçlarından oluşan bahçelerde kurduğumuz çadırların içinde bütün gün oturup yağmuru seyrettiğimizi hatırlıyorum. Peşinden 8 bit makinelerle bilgisayar çağı başlayınca dünyamız tamamen değişmişti. Hayal gücünü geliştirme imkanı sağlayan ve devasa bir dünya sunan bu makinelerin tek kusuru, gerçek olmayan bir hayat sunmasıydı. Bu yazıyı yazdığım 2016 yılında bizim çocuklarımız beton kentlerin içinde sıkışmış ve tamamen başlangıcını bizim gördüğümüz ve ürkütücü boyutlara gelmiş olan sanal dünyanın esiri oldular. 

PREDATORS FİLMİNE ESİN KAYNAĞI OLMUŞ OLABİLECEĞİNİ 
DÜŞÜNDÜĞÜM İKİ KARAKTER KARŞI KARŞIYA

Bu blogu açtığımda amacım yazım pratikleri yapmaktı. Bir de nasıl desem, şu eski Commodore dergisindeki tanıtım yazılar pek bir yavandı. Aradan otuz sene geçtikten sonra keyif için daha detaylı ve hayal gücü ile desteklenmiş tanıtım yazıları yazmak istedim. Beklemediğim bir şekilde sipariş de aldım. Draconus tanıtım yazısını sosyal platformda tanıştığım Gökhan Sönmez arkadaşımın ricası üzerine yazdığımı söylemeliyim. Draconus beni daha çok müzikleri ile etkilemişti. Oyunun kendisini de daha iyi incelemek ve kavramak adına videolarını izledim. Dediğim gibi devasa bir harita ve başarılı bir grafik tasarıma sahip oyunu bu gün bile oynamak keyifli ve heyecan verici. Seksenli yıllarda, çocuk olmak büyük bir ayrıcalıktı ve biz bunu yaşadık. Yazı biraz Draconus oyunu ile ilgili olduğu kadar, o dönemde yaşananları kapsadı ve bir şekilde de eğlenceli bulacağınızı ümit ediyorum. 

1 yorum:

  1. Teşekkürler...Draconus o dönem Commodore64'ün belki de pek bilinen oyunlarından biri değildi..Ama yeterince fantastik öğelere sahipti...Karakterimizin, suya girince dönüşmesi bana hala çok heycan verici gelir :) Bitirdiğim nadir oyunlardan biriydi...

    YanıtlaSil